Geçenlerde “Fak diz şit ben gidiyorum” deyip Feysbuk hesabımı kapattım. Herkesin dünyanın merkezindeki yegane akıllı insan olduğu bu platformu terk ettiğimden beri kafam inanılmaz derecede rahatladı. Kimin hangi restoranda yemek yediği, kimin siyasi bakış açısının, dünya görüşünün tartışmasız biçimde doğru olduğu zaten zerre umrumda değildi, şimdi gözümün önünde de değil çok şükür.
Kim ne derse desin verimliliğin, üretkenliğin ve enerjinin en büyük katili sosyal medya ve gıyabında Feysbuk’tur. Sizden aldıklarının yanında verdikleri devede kulak bile değil. Siz belki kendinizi “İletişim kuruyorum, arkaşlarımla şey yapıyorum” diye kandırıyor olabilirsiniz fakat işin aslı bu ortamlar insanlara egolarını layklarla besleme imkanı sağlamaktan, bu vesileyle onları zombiye çevirmekten başka bir işe yaramıyor.
Gerçek anlamda hiçbir başarısı olmayan kimseler bu boşluğu yeni aldıkları kazaklarının fotoğraflarıyla, kedilerinin pipileriyle ve hatta hastalıktan kırılan çocuklarının hastanedeki hallerinin altına iliştirdikleri “Üzgün hissediyor” ifadeleriyle doldurmaya çalışıyorlar. İnsanlık tarihi bu çapta bir akıl tutulmasıyla daha önce karşılaşmış mıdır inanın bilmiyorum.
Anı yaşayın sevgili dostlar, tatile gittiğinizde denizin, kumun, güneşin tadını çıkarın, mangalınızı yakın sevdiklerinizle paylaşın. Yaşadığınız hiçbir şeyi diğer insanlara beğendirmek, daha da kötüsü bu uğurda o güzelim anınızın içine turp sıkmak zorunda değilsiniz.
Tüm bunları internetin gelişimine tanıklık etmiş ve son 10 küsür senesini onu inşa etmeye adamış biri olarak söylüyorum.